https://www.istikbal.com.tr/marka/tinyhouse

Hüseyin Döngel


BİZİM OCAK’IN “KUTUP YILDIZI” : METİN TOKDEMİR

1980 sonrası Ocak hareketinin en karizmatik isimlerinden biri efsane başkanlardan, adam gibi adam örnek ülkücü, Ülkücü gençlik lideri Metin Tokdemir’dir.


1959 Gümüşhane Kelkit doğumlu olan Ali Metin Tokdemir, Yüksek tahsilini Eskişehir İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünde tamamladı. Metin Başkan, Bizim Ocak ve Ülkü Ocakları Genel Başkanlığı olmak üzere hareketin birçok kademesinde, Türk milliyetçiliğine ve ülkücülük davasına büyük hizmetler yaptı. 8 Aralık 1995’te 36 yaşında geçirdiği elim bir trafik kazasında Hakkın rahmetine kavuştu.

İşte kısacak ömründe asırlık hizmetler yapan Metin Tokdemir, Ülkücülüğü iliklerine, hücrelerine kadar yaşayan bu dava adamı, gönül insanı Türk–İslam ülküsüne ve hareketine alçakça iftiralarda, saldırılarda bulunan her türlü iç ve dış mihrakla, yabancı ideolojilerle, gayri milli zihniyetlerle mücadele etmişti.

Ülkücü yolun çelebisi,  Erciyes dağı kadar heybetli,  Ocak gençliğinin “kutup yıldızı” Metin Başkan,  “Bizim Ocak” dergisinde “Yeni Düşünce” gazetesinde yazdığı yazılarla, Anadolu’nun dört bir yanında verdiği konferanslarla Ülkücü Gençliğin yol haritasını çizmişti. Güçlü belagati, hitabeti ile kitleleri heyecanlandırır, etkilerdi. 80 sonrası toparlanmaya damgasını vurmuş bir gençlik önderiydi.

Konferansların ve seminerin adı Metin Tokdemir’dir. Dönemin Ülkücüleri “Ahde Vefa İmandandır” sözünü ondan çok kez duymuşlardır. Bir  “Ülkü “Yıldızı” ve devi olan, fikri yapısı ve liderlik özelliği ile bir döneme damgasını vuran, 80 sonrası Ocak gençliğinin 1 numarası olan Tokdemir, İslam'ı bir ideoloji gibi yorumlayan,  Kuran ayetlerini  -Haşa !- slogana dönüştürmeye kalkan Vehhâbilik/Neo-selefi, Hâricî akımlara, karşı tavizsiz bir Ehl-i Sünnet savunucuydu.

Türk gençliğinden Ehl-i Sünnet çizgisine sıkı sıkı bağlanmalarını ve bu konuda tavizsiz olmalarını isteyen; Peygamber davasının davacısı Metin Tokdemir, bir iman, ahlak ve vicdan hareketi olan ülkücü hareketi ırkçılık ile suçlayan “küfür” ile itham eden, Ortadoğu bataklığındaki sapık ve harici akımlardan beslenen telifçi, tercümeci,  tekfirci, bid’atçi, hastalıklı zihniyete sahip; köksüz, ruhsuz siyasal slamcı çevrelerle hep mücadele etmişti.

ÜLKÜCÜLER ÜZERİNDE SİNSİ ÇALIŞMALAR YÜRÜTEN İRAN’CI/ ŞİA’CI TAKIMA EN SERT TAVRI METİN BAŞKAN GÖSTERMİŞTİR

Ülkücü dünya görüşünün tavizsiz savunucusu Türk-İslam Ülküsünün inanmış kavga adamı, yaşamı ülkücülük olan Metin Tokdemir,  1980 sonrası şimdi AKP milletvekili olan Mehmet Metiner’in çıkardığı  “Girişim” dergisi, yine Objektif, İstiklal, Şehadet, Yeryüzü vb. İran yanlısı grupların Ülkücü harekete yönelik saldırılarına “Bizim Ocak” dergisindeki yazılarında ve Anadolu’nun dört bir yanında verdiği konferanslarda gereken cevapları veriyor, foyalarını ortaya çıkarıyordu.

Bir taraftan Kutubcu–Mevdudici tezleri savunanlar; öte yandan Tahran’ı ideolojik-siyasi merkezi üs olarak gören İran yanlısı çevreler, 1980 sonrası Ülkücüler üzerine sinsi çalışmalar, faaliyetler yürütüyorlardı. Cezaevlerindeki Ülkücülere yönelik yayınlar yapıyorlardı. Saflarımızdan ayrılmış, atılmış bir takım problemli, arıza tiplerin, Ülkücü Hareket aleyhine yazdıkları, saçma sapan yazılarını yayınlıyorlar ve haber yapıyorlardı. Ülkücüler üzerinden taban kazanmaya çalışıyordular.

Bin yıllık ruh köklerimizle siyasal İslamcılık asla bağdaşmaz. Ülkücü Gençlik lideri Metin Tokdemir, kendisi gibi düşünmeyen herkesi tekfir eden Vehhabi/Neo Hâricî akımlarla, tercümeci İslamcılarla, İran’cı çevrelerle kararlı bir mücadele yürütüyor, bu sapık akımlarla ilgili bir konuşmasında şunları söylüyordu. “İslam’ı bir ideoloji gibi öğretenler, algılayanlar, uygulamaya çalışanlar tarihi yanılgı içindedirler. İslam’ın ana kaynaklarının birincisi Kur’andır, Kur’an Allah’ın kelamıdır. İslam’ın ikinci kaynağı Resulullah’ın Sünneti ve sahih hadislerdir.

 “YEŞİL KUŞAK PROJESİ”  NEO/ SELEFİLİK, ABD VE İNGİLTERENİN BAŞINI ÇEKTİĞİ BİR NATO PROJESİDİR

12 Eylül 1980 sonrasının siyasal ve konjonktürel şartları, içeride ve dışarıda siyasal İslâmcı akımların güçlenmesine zemin hazırladı. ABD’nin “yeşil kuşak projesi” Ortadoğu’da radikal akımların kök salmasına ve örgütlenmelerine fırsat verdi.  İngilizlerin uyguladıkları temel strateji Ehl-i Sünnet omurgasını çökermektir. İslam dünyasının ve ümmetin başına bela olan Vehhâbilik üzerinden üretilen neo-selefîlik, radikal akımlar bir İngiliz küresel projesidir. 1980 sonrası Girişim, İstiklal, Şehadet Tevhid, Davet, Objektif, Yeryüzü vb. İrancı ve Humeynici’ yayın organları İran tipi ve İran bağlantılı bir devrimin savunucuları idi. 1980’lerin ortalarından itibaren peş peşe yayımlanmaya başlayan İslâmcı dergiler ve yayınlarda İran devrimin etkisi açıkça görülüyordu. Radikal İslâmcılar da teorik gıdalarını İran’dan alıyorlardı.

İran taraftarı çevreler, İran rejiminin “mezhepçi” yönünü bir türlü görmek istemiyorlardı. İran onlar için bir tabuydu. Kim İran’ı Humeyni’yi eleştiriyorsa “Hâricî ” mantığıyla saldırıyorlar ve “tekfir” ediyorlardı.  İran’ın beşinci kol faaliyeti olarak çalışmalarını sürdüren bu Tahran merkezli gruplar en çok Ehl-i Sünnet noktasında tavizsiz olan Ülkücü Harekete saldırıyorlardı.

Rahmetli Metin Tokdemir,  Ortadoğu’da etnik ve mezhep kimlikleri üzerinden cinayetler işleyen, katliamlar yapan, eylemler yapan, İslam coğrafyasını kan gölüne çeviren bu hastalıklı zihniyetlerle yaşarken mücadele etmiş, Vehhâbilik/ Selefi, Hâricî tehlikeye dikkat çekmişti.

Kur’an’a ve Sünnetullah’a ters düşen yol ve yöntemlere başvuran sapık akımlara karşı özellikle gençliği, konferanslarında, yazılarında hep uyarmıştır. İrancı ve Selefi radikal akımların gençlik üzerindeki etkisini gören Metin Tokdemir, 1990 yılında yapmış olduğu bir konuşmada şu önemli tahlil ve tespitleri yapmıştır: “Tekfircilik, tarih boyunca Müslümanların başını ağrıtan önemli bir sorun ola gelmiştir. Tekfircilik önüne geleni dinden çıkarma hastalığıdır. Bir Müslümanın tekfircilik hastalığına düşmesi kabul edilemez. Tekfircilik ümmetin başına beladır. Kur’ân’ı ve Efendimiz’in hayatını doğru kavrasalar bu yanlış yol ve yöntemlere sapmazlar”.

RUHU ŞAD, MEKÂNI CENNET OLSUN.